Avrupa Uzay Ajansı, 2 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızdan gelen gama ışınlarını tespit etti

Avrupa Uzay Ajansının (ESA) Integral Uzay Teleskobu, Dünya’ya yaklaşık 2 milyar ışık yılı uzaklıkta patlayan bir yıldızdan gelen gama ışınlarını tespit etti.

ESA’nın açıklamasına göre, Dünya atmosferinin iyonosfer tabakasında etkili olan ve GRB 221009A adı verilen gama ışın patlaması, ESA’ya ait Uluslararası Gama Işını Astrofizik Laboratuvarı (Integral) tarafından tespit edildi.

Dünya’ya yakın yörüngelerde bulunan yüksek enerji tespit uyduları tarafından da kaydedilen patlamanın son derece parlak ve uzun süreli olduğu belirtildi.

“Süpernova” adı verilen büyük yıldız patlamalarından veya iki süper yoğun nötron yıldızının çarpışmasından kaynaklanan enerji yayılımlarına “Gama ışını patlamaları” adı veriliyor.

GRB 221009A şimdiye kadar tespit edilen en parlak ve güçlü patlama

2002’de fırlatılan Integral’in, Güneş’ten kaynaklananlar da dahil, her gün gama patlamaları kaydettiği ancak 9 Ekim 2022’de Orta Avrupa yaz saatiyle 15.21’de tespit edilen GRB 221009A’nın diğerlerinden farklı olduğu vurgulandı.

Araştırmanın başyazarı, İtalya L’Aquila Üniversitesi araştırma görevlisi Mirko Piersanti, “Bu, muhtemelen şimdiye kadar tespit ettiğimiz en parlak gama ışını patlamasıydı.” açıklaması yaptı.

Araştırmanın yazarlarından, Intergral’in IBIS teçhizatı (gama ışını görüntüleyici) başaraştırmacısı Roma Ulusal Astrofizik Enstitüsü üyesi Prof.Dr. Pietro Ubertini de “1960’lardan beri gama ışını patlamalarını ölçüyoruz ve bu şimdiye kadar ölçülen en güçlü değer.” dedi.

GRB 221009A’nın şimdiye kadar ölçülenlerden 10 kat güçlü olduğu ve bu büyüklükteki gama patlamalarının Dünya’ya sadece her 10 bin yılda bir ulaştığı kaydedildi.

800 saniye süren gama patlamasının, Hindistan’daki şimşek dedektörlerini harekete geçirdiği ve Almanya’daki cihazların tespitiyle iyonosferde birkaç saat boyunca etkili olduğu belirtildi.

Yeryüzünden itibaren 50 ila 950 kilometre arasındaki atmosferin plazma adı verilen elektrik yüklü gazları içeren üst tabakası iyonosfer, 350 kilometre ve üstü, üst iyonosfer, alt kısmı da alt iyonosfer olarak adlandırılıyor.

Gama ışın patlamasının etkileri, “Cang Hıng” uydusuyla da tespit edildi

Araştırmacılar, Çin-İtalyan ortak projesi olan, Güneş patlamalarının iyonosferdeki etkilerini ve depremler gibi sismik olayların iyonosferde yol açtığı değişiklikleri gözlemlemekle görevli “Cang Hıng” Sismo Elektromanyetik Uydusu’yla da (CSES) GRB 221009A’nın iyonosferde oluşturabileceği bozunumun izlenebileceğini düşünüyor.

Daha önce kaydedilen gama patlamaları sadece Güneş’in etkilerinin olmadığı gece saatlerinde, alt iyonosferde elektromanyetik değişikliklere yol açarken ve hiçbir durumda üst iyonosferde değişiklik oluşmazken, bilim insanları CSES ile ilk defa üst iyonosferde, GRB 221009A’nın etkisiyle oluşan güçlü ve yoğun bir iyonosferik sarsım tespit etti.

Öte yandan ESA’da Güneş fizikçisi olarak çalışan Laura Hayes, 2020’de yayımladığı araştırmasında, GRB 221009A’nın iyonosferin en alt kısımlarını da etkilediğini, bu tarzdaki bir etkinin sadece çok büyük Güneş patlamalarıyla oluşabileceğini belirtti.

Hayes, GRB 221009A’nın etkisiyle iyonosferin alt katmanının aşağıya doğru “indiğini”, bunun düşük frekanstaki radyo dalgalarının iyonosfer ile yerkabuğu arasındaki sekmesi yoluyla tespit edildiğini kaydetti.

Dünya’da daha önce yaşanan kitlesel yok oluşların nedeni yakın bir yıldız patlaması olabilir

Araştırmacılar, yaklaşık 2 milyar ışık yılı uzaklıkta bir galakside, dolayısıyla 2 milyar yıl önce meydana gelen bir patlamanın, Dünya’da bu kadar büyük etkiye neden olmasının, Samanyolu Galaksisi’nde meydana gelebilecek bir süpernovanın çok daha ciddi sonuçlar doğurabileceğini düşündürdüğünü vurguladı.

En kötü durumda, nispeten yakın bir patlamanın sadece iyonosferi etkilemekle kalmayacağı, aynı zamanda ozon tabakasına da zarar vererek Güneş’ten gelen tehlikeli ultraviyole radyasyonun Dünya yüzeyine ulaşmasına neden olacağı belirtildi.

Böyle bir etkinin, geçmişte Dünya’da meydana geldiği bilinen bazı kitlesel yok oluşların olası nedenlerinden olabileceği ancak bunu doğrulamak için çok daha fazla araştırmanın gerekli olduğu vurgulandı.

Araştırma, Nature Communications’da yayımlandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir